Ecmel Faik Sarıalioğlu: Emrecan Uzunhan’ın %50’si bizim

İstanbulspor Lideri Ecmel Faik Sarıalioğlu, Hürriyet’e açıklamalarda bulundu. Kadrosu Harika Lig’e çıkardıktan sonra birinci defa konuşan Sarıalioğlu ile İstanbulspor ve Türk futbolu konuşuldu.

İSTANBULSPOR’UN YÜZDE 100 SAHİBİ İSTANBULSPOR VAKFI’DIR

Aile şirketleri içinde geçen hayatın tam ortasında apayrı bir macera: İstanbulspor! Nasıl oldu anlatır mısınız?

Amcam Ömer Sarıalioğlu’yla istişare ederek aile avukatımız Bayram Saral’ın ve Engin Tuncer’in katkılarıyla 2010’da İstanbulspor Vakfı’nı kurduk. 2015’te amcamın vefatıyla birlikte hatrı sayılır mal varlığı vakfa intikal etmiştir. İstanbulspor’un %100 sahibi İstanbulspor Vakfı’dır.

Günümüzde Sarıalioğlu-Saral aileleri ile gurur kaynağımız İstanbulspor birbirleriyle özdeşleşmiş durumdadır. Ekibimize ismini veren esaslı eğitim kurumlarından İstanbul Erkek Lisesi ile çok düzgün bağlarımız ve manevi birlikteliğimiz mevcuttur. Merhum amcamdan kalan mal varlığının vakfa aktarılması fikri ve öncüsü, çok paha verdiğim Bahçeşehir Eğitim Kurumları’nın kurucusu Sayın Enver Yücel ve yeğeni Ömer Yücel’dir. “Dünya üzerinde tanıdığınız insanlardan en hayırsever kişi kimdir?” diye sorsalar aklıma gelecek birinci isimlerden birisi Enver Yücel’dir.

TRANSFERDE ‘İSTANBULSPOR STANDARTLARI’ OLUŞTURDUK, BUNLARI KABUL EDEN GELİR

Kulüplerinin birçok ekonomik olarak çökmüş durumda. Bu kadar yıl borçlu olmamayı başarmanın sırrı nedir?

Önce bütçe disiplini sağladık, gelir-gider istikrarı kurma mecburiyetini temel prensip edindik. Vakfın kira ve ticari gelirleriyle TFF’den, yayıncı kuruluşdan, İddaa’dan ve sponsorlardan elde edilen gelirlerle yönetmeye çalışıyoruz. Kontratlarda kulübümüzün ve atletlerimizin haklarını nasıl koruyacağımıza dair hukukçularımızla çalışıp “İstanbulspor standartlarını” oluşturduk ve taviz vermedik. Bu koşulları futbolcu yahut menajerlere kabul ettiremeyeceğimizi söyleyen çok oldu. “Şartlarımız bunlar, sportmen çok, kulüp az, kabul etmeyen gelmez” karşılığını verdim.

13 YABANCIMIZIN FİYATI 1 MİLYON EURO

Bu yaklaşımla oyuncular ortasında fiyat istikrarını nasıl sağlıyorsunuz?

Yeni yerli transferlere mevcut takımdaki yerli oyuncularımızın bedellerine yakın teklif yapıyoruz. 13 yabancı oyuncumuzun garanti fiyat ve maç başı fiyat olan kontratlarındaki bedelleri %100 muvaffakiyetle hak etmeleri durumunda dahi kasamızdan çıkacak toplam meblağ 1 milyon euro civarındadır. Kalecimiz haricindeki yabancıların yıllık fiyatları 20 bin ile 110 bin euro ortasındayken, yerli oyuncularımız maç başı brüt 7000 ile 25 bin TL ortasında kazanmaktadır.

Oyuncular sizin kontrat prensiplerinize nasıl reaksiyon verdi?

Yukarıda da belirtmiş olduğum “İstanbulspor Standartları”ndan hiçbir kaidede taviz vermemekteyiz. Örnek olarak şu anda Giresunspor kalesini koruyan Onurcan Piri, menajeriyle bize geldiğinde 5 yıllık mukavele teklif etmiştik. Fiyatlarının maç başı olduğunu, takıma giremezse bir şey alamayacağını, isterse avans verebileceğimizi, kadro küme düşerse kontratının %50 düşeceğini, üst lige çıkmamız durumunda %50 artacağını anlattığımızda 3 yıl kontrat yapabileceğini söyledi. Biz de kendisine 5 yıl olursa uygun göreceğimizi söyledik ve anlaşamadık, yolun açık olsun diyerek vedalaştık. Şu anda bence uygun bir kaleci oldu ve uzun yıllar başarılı halde kalecilik yapacağına inanıyorum.

SÜPER LİG’DE BİR KULÜBÜN YILLIK 5-10 MİLYON ORTASINDA SGK SARFİYATI BULUNMAKTADIR

Oyuncuların sigorta konusu da düşünceli alanlardan biri.

TFF atletlerin sıhhat sigortasının yapılması için bir sigorta şirketi ile anlaşıyor, kulüpler de mevcut takımlarının sıhhat sigortasını bu şirkete yaptırıyor. Ayrıyeten buna ek olarak; teknik heyet, atletler ve çalışanın sigorta primleri ve stopajları da kulüpler tarafından ödenmektedir. Teknik grup ve sportmenler SGK’lı olur mu hiç? Sportmenlerin, teknik heyetin özgür meslek erbabı statüsünde kıymetlendirilmesi ve bu bağlamda da BAĞKUR’lu olması gerekir. Diyorlar ki, kanunun değişmesi lazım. Sanırsınız ayet. Neleri değiştiriyorsunuz, bunu da değiştirebilirsiniz. Muhteşem Lig’de bir kulübün yıllık 5-10 milyon ortasında SGK masrafı bulunmaktadır.

Bu sistem, inanılmaz paraların uçuştuğu Üstün Lig’de takım yapınızı nasıl etkiliyor?

İstanbulspor’a amacı olan, gelişime açık, genç ve ahlaklı atletler lazım. Yalnızca parayı hedefleyen futbolculara büyük sayılar veremeyiz. Üstün Lig’de forma verip kendilerini gösterme fırsatı sağlayarak risk alıyoruz. Âlâ oynarlarsa transfer olacakları kulüplerden daha fazla kazanacaklarından eminiz.

ZEKİ ÇELİK’İ BİZE YALÇIN KOŞUKAVAK TAVSİYE ETMİŞTİ

Süper Lig’de forma bile giymemiş Zeki Çelik’i Avrupa’ya transfer ettiniz.

O devirde hocamız olan Yalçın Koşukavak, Bursaspor’da oynayan Zeki Çelik’in alınmasını istemişti. Disiplinli, güzel ahlaklı bir oyuncudur. TFF 1. Lig’de oynarken Ulusal Takım’a seçilmişti. 2 yılın sonunda evvel Lille’e, akabinde da Roma’ya transfer oldu.

EMRECAN’IN %50’Si BİZİM

Emrecan da bir öbür transfer başarınız. Altyapınızdan olması münasebetiyle de kıymetli.

Emrecan geçen dönem 21 maçta oynadı. İsminden sıkça kelam ettirerek Beşiktaş ile 5 yıllık mukavele yaptı. Diğer bir gruba transfer olması halinde bonservis bedelinden %50 hakkımız bulunmaktadır.

FUTBOLCULARIN MENAJERLERİNİN AİLE BİREYLERİNDEN OLMAMASI GEREKİYOR

Bu idare ideolojisiyle menajerler sizi sevmiyordur. Ayrıyeten Türkiye’de menajerler daima tartışılır. Kulüplerden olması gerekenin çok üstünde para kazandıkları sav edilir. Bu sorun nasıl düzelir?

Aksine, menajerlerin İstanbulspor’a futbolcu getirdiğinde keyifli olması gerekir. Zira getireceği futbolcunun kulübümüzde oynayıp, gelişip, büyük paralara transfer olması öteki kulüplere nazaran daha mümkün. Bu sebeple de menajerlere diyorum ki, bana sportmen getirirken benden hiçbir şey istemeyin. Biz futbolcuyu satarken kazanın. Bir de profesyonelliğin gereği olarak futbolcuların menajerlerinin aile bireylerinden olmaması gerekli bana nazaran. Allah sıhhat versin fakat kenarda dursunlar.

Kadroda çok sayıda genç yetenek var.

Yalçın Koşukavak’tan sonra misyona gelen Fatih Tekke ile mevcut hocamız Osman Zeki Korkmaz’ın Michael Ologo, Melih,Mehmet Yeşil, Yusuf Ali üzere atletlerimiz üzerinde büyük emekleri var. Ayrıyeten A.Dijlan Aydın, Buyruk Kaan Gültekin, Bursaspor’dan Vefa Temel, Ganalı Owusu, Bosnalı Kovacevic üzere 19-20 yaş civarındaki oyuncularımızın bu dönem talih bulacağına inanıyorum.

ZEKİ KORKMAZ TÜRKiYE’NİN EN ÇOK KONUŞULAN TEKNİK ADAMI OLACAK

Süper Lig’e yükselmek Osman Zeki Korkmaz devrine nasip oldu.

Hocamız ve grubu sağ olsun güzel çalıştılar, oyuncularımızla birlikte bilhassa play-off’ta şampiyonluğa inandılar ve başardılar. Osman Zeki Korkmaz oynattığı oyun ve takımıyla Türkiye’de en çok konuşulan teknik yönetici olacaktır. Başaracağına da inancımız tam.

YABANCI SAYISI HÜR KALMALI

Yabancı sayısına bakışınız?

Yabancı sayısının özgür kalması gerektiğini düşünüyorum. Lakin bir sınırlama gelecekse bu yabancı sayısından fazla, yabancının niteliği ile alakalı bir sınırlama olabilir. Örneğin; yaşı, ulusal maç durumu vs.

KULÜPLER BİRLİĞİ VE FEDERASYONDA KONUŞULANLARI BAZEN ANLAYAMIYORUZ

7 yıllık başkanlığınızın sonunda Üstün Lig’e gelmek nasıl bir his?

Süper Lig öbür bir boyut lakin hala ne olduğunu anlamış değiliz. Federasyonda ve Kulüpler Birliği Vakfı’nda konuşulanları anlamakta kimi vakit zahmet çekiyoruz.

Cevabınız şaşırtan. Tam olarak neyi kastediyorsunuz?

Milyon eurolardan aşağı sayı söylem eden kulüp lideri ve yöneticisi yok. İstanbulspor, Ümraniyespor ve tahminen Karagümrük haricindeki kulüplerin grup maliyeti 10 ile 90 milyon euro ortasında. Bizim üzere gelir-gider istikrarına bağlı kulüplerin çok harcama yapanlarla nasıl rekabet edeceğini kamuoyunun takdirine bırakıyoruz. Oyuncuların, teknik takımın, çalışanın maaş, prim, vergiler ve öteki harcamalar dahil toplam masrafımızın 60-80 milyon TL (3-4 milyon euro) ortasında olacağını varsayıyoruz.

FUTBOLUN TÜM PAYDAŞLARI VE İLGİLİ DEVLET KURUMLARI, KULÜPLERE KAYNAK BULMAK MECBURİYETİNDEDİR

Peki gelirleriniz ne düzeyde?

32 milyon 700 bin TL yayıncı kuruluş garanti geliri, yaklaşık 3 milyon TL Spor Toto isim hakkı geliri, 10 milyon TL sponsorlar geliri mevcut. Ayrıyeten galibiyetlerden 2 milyon 300 bin, beraberliklerden 1 milyon 150 bin TL alacağız. Buyrun hesabını siz yapın! Muhteşem Lig’de bir kulübün garanti geliri 120 milyon TL’nin altında olursa, borcunun artması ve batması kaçınılmazdır. Yeni Spor Yasası diyor ki “%10’dan fazla borçlanamazsın”. Geçen sene 12-13 milyon TL gelirimiz vardı. Yani 15 milyon harcayabilirsin diyor. Pekala kim para verecek bize? 13 milyon geldi, 40 milyon harcadık ve Harika Lig’e çıktık. 200 milyon harcayan kulüp çıkamadı, 150 milyon harcayan küme düştü! Kulüp başına garanti gelirler Üstün Lig’de 120 milyon, TFF 1’de 50 milyon, 2.Lig’de 25 milyon, 3.Lig’de 10 Milyon TL olmadıkça her kim Türk futbolunu düzelteceğiz diyorsa hayal dünyasında yaşıyordur. Futbolun tüm paydaşları ve ilgili devlet kurumları, kulüplere kaynak bulmak mecburiyetindedir.

Futbolumuzu bu noktaya getiren sebepler neler?

Yayın ihalesi 110 milyon dolara düştü. Döviz kuru 3-4 lirayken 19’a çıktı.. Döviz bazında yayın kıymeti %80 düşerken, yabancılara ödediğimiz sayı kurdan ötürü %500 arttı. Bunun sorumlusu kim, yanıtını kim verecek o da belirli değil. 5-6 sene evvel %5’lerde olan Spor Toto gelirleri bugün %0,30’lara kadar geriledi. 16 kat geriden geliyoruz. Bugünlerin temel sebebi 30-35 yaşında Üstün Lig’e getirilen yıldız oyunculara verilen astronomik sayılardır. İkinci sebep de sorumsuzca davranan, kendini bilmez lider ve yöneticilerdir.

Samsunspor Lideri Yüksel Yıldırım geçen dönem “İstanbulspor’un taraftarı yok, parası yok ve bu idare anlayışıyla Üstün Lig’e çıksa da düşer.” diyerek hem taraftarınızın olmaması hem de ekonomik yaklaşımınıza göndermede bulunmuştu. Artık Harika Lig’desiniz. Ne söylemek istersiniz?

Yüksel Yıldırım sevdiğim, çok takdir ettiğim ve spor topluluğunda sayısının artmasını dilediğim iş insanlarından biridir. Yaptığı iş de dünya çapında. Sorunuzun yanıtına gelecek olursak; Dönem içerisinde yalnızca 27 milyon lira harcayarak şampiyon olduk ve Muhteşem Lig’e çıktık. Şampiyonluk primlerimizle birlikte harcamalarımız her şey dahil 40 milyon liraya ulaştı. Olağan ki birileri düşecek, birileri çıkacak. Futbolun tabiatı bu. Bu dönem düşebiliriz, düşmenin en büyük adaylarından da gösterilebiliriz. Fakat biz buraya her şey dahil 40 milyon TL harcayarak çıkmayı başardık. Sizler 150-200 milyon TL harcayarak bu başarıyı sağlayamıyorsanız bu bizim meselemiz değil. Bizler iş adamlığınızı nasıl takdir ediyorsak, bu onurlu yürüyüşümüzde sizler ve sizin üzere düşünenlerin de bizi takdir etmesini bekleriz. Sizi seviyoruz. Bizim taraftarımız yoksa bu bizim kabahatimiz değil. Mesela, Yüksel Lider kendi taraftarına İstanbulspor’un ikinci ekipleri olmasını önerebilir. Ve bunu bütün taraftarı olan kadrolara söylüyorum. Kadro tutmayanların birinci, grubu olan taraftarların da ikinci kadrosu olmak istiyoruz. Her kulüp liderimiz taraftarına bu türlü seslenebilir, bizce hiçbir sakıncası yok. Ayrıyeten tahminen de o denli sponsorlarla mutabakat yapacağız ki, kulübümüzün geleceğini teminat altına alacağız. Projelerimiz var. Tahminen öbür kulüpler kadar taraftarımız ve harcayabileceğimiz büyük bütçelerimiz olmasa da biz idare anlayışımızla bu büyük başarıyı elde ettik. İngilizlerin de dediği üzere; It is too good to be true.

KULÜP YÖNETMEK İÇİN HER ŞEYDEN EVVEL FAZİLETLİ OLMAK GEREKİR!

Kulüplerde “sahiplik artsın” diyenler çoğaldı. Avrupa’ya nazaran bizde çok az.

Bu iş sahiplikle yahut dernekle alakalı değil. Lider, sportmen, idare, menajer üzere tüm paydaşlarının yaptığı işi sorumluluk şuuru içerisinde faziletli bir formda yerine getirmesiyle alakalıdır. Spor Yasası diye yıllardır uğraşılan ve yeni çıkan yasa var. Kulüplerin fikri alınmadan çıkarıldı. 3-4 sene evvel Spor Çalıştayı’nda da konuştuk, dikkate alınmadı.

TRANSFERLERİ YAPAN TEKNİK ADAMLARIN LİDERLERİN HİÇ Mİ KABAHATİ YOK!

Bizdeki futbol kültürü, büsbütün sonuç odaklı. Kazanalım da gerisi tufan! Düzelme umudu var mı?

Türkiye’de maalesef öncelikli olarak 4 büyükler ve menfaatleri gelmektedir. 3 puan alamadıkları vakit ya hakemlerde ya TFF’de ya da rakip ekibin yönetici ve futbolcularında sorun aramaktalar. Bu alışkanlık 4 büyükler kadar olmasa da kaybeden çabucak her kulüpte var. Tahminen taraftar baskısından ötürü her hafta 3 puan almak zorunda hissediyorlar. Transferleri yapan teknik yöneticilerin, liderlerin ve yöneticilerin hiç mi kabahati yok, milyon euro kazanan sportmenlerin hiç mi sorumluluğu yok. Varsa yoksa tek hatalı TFF, MHK ve hakemler! Başarısızlığını evvel kendi içinde sorgulayacaksın.

DOĞRU İŞLER YAPMAK İÇİN TÜM ÇABALARIYLA UĞRAŞIYORLAR

Yeni TFF ile ilgili ne düşünüyorsunuz?

Futbolun ve gelirlerin tabana vurduğu güç devirde vazifeye geldiler. Nasıl toparlayacaklar bilmiyorum. Ancak şu bir gerçek ki; yanlışsız işler yapmak için tüm uğraşlarıyla uğraşıyorlar. Sonuçta lider ve yöneticiler futbolun içinden gelen ve vaktinde çeşitli kulüplerde vazife almış şahıslar. TFF; futbolu bilen, eksikliklerin nerede olduğunu gören yetkilileri ve kulüp sorumlularını dinleyerek tahlile ulaşabilir.

HAKEMLERE TIPKI VALİ VE SAVCILAR ÜZERE İMKANLAR SAĞLANMALI

Kulüplerin en bayıldığı husus hakkında sizden hiç tenkit görmüyoruz: Hakemler!

Hakemlerin de insan olduğu unutulmayacak. Performansı makûs olanlar bir gün sarfiyat, yenileri gelir. Bariz kusurlar da yapacaklar, ayıp bir şey değil ki bu! Futbolun içinde daima var. TFF’nin hakemleri maddi-manevi desteklemesi kıymetlidir. Yargıçtan, savcıdan, emniyet müdüründen ve validen farklı olmamaları gerekir. Hakemlere karşı işlenen her cürüm bu makamlara yapılmış üzere değerlendirilmelidir. Gelirleri ve mesleksel eğitimleri iyileştirilmelidir. 50 bin kişinin önünde maç yönetip, sonraki gün “evimin senedi, çocuğumun okul taksidi” üzere finansal problemleri düşünmemesi gerekir.

Tribün geliri konusunda düşüncelisiniz.

Tribün gelirimiz maalesef yok denilecek kadar az, statlara ekonomik ve ulaşım dahil pek çok nedenden seyirci çekemiyoruz. Trabzonspor ve Beşiktaş maçlarını rakip ekiplerin talebi üzerine Olimpiyat Stadı’nda yapmamıza karşın şaşırtan derecede az seyirciyle oynadık. Büyük maçlardan tribün geliri elde etmemiz gerekir ki, kulüp olarak dönem sonunda bütçe açığımız bir nebze kapansın, borçlarımız azalsın. Maalesef, taraftarları stada parasız getirmek üzere bir durumumuz kelam konusu değildir. Bunun altından hiçbir kulüp kalkamaz.

STADIMIZIN YER KALİTESİ TÜRKİYE’DE BİRİNCİ 3’E GİRER

Stat konusunda rahatsınız değil mi?

TFF 1.Lig’e çıktığımız sene Necmi Kadıoğlu, Esenyurt Belediye Başkanı’ydı. Belediyenin stadını 2027’ye kadar kiraladık. Yarısı kulübümüz başka yarısı da TFF ve Passolig tarafından karşılanmak suretiyle yaklaşık 10 milyon TL (o günün kuruyla 2.5 milyon Euro) masrafla stadı yeniledik, tabanı yapay çimden hibride dönüştürdük ve milletlerarası maçların oynanacağı hale getirdik. Yer Türkiye’de birinci 3’e girer.

Pek çok kadro yıllarca belediye takviyesiyle ayakta kalabildi.

Özellikle Anadolu’da Valilik, Belediye, iş insanları kulüplerini ayakta tutabilmek için seferber oluyor lakin bu maalesef gerçek değil. Belediye kulüple uğraşır mı? Belediye sahanın ve stadın bakımını yapmalı, atletin parasıyla uğraşmamalı.

Çok az kulüp hakem danışmanlığı konusunda profesyonel çalıştırıyor. Siz TFF 1.Lig’den bu yana bu bahiste hassassınız.

Kulüp bünyemizde Üstün Lig eski hakemlerinden Serkan Çınar ile çalışıyoruz. Atletlerimize kurallarla ilgili; hem periyodik periyotlarda hem de maç öncesi ve sonrasında eğitim veriyor. Hürmet duyduğumuz bir hocamız. Her maça geliyor ve hakem raporunu, bir gözlemci üzere tarafsızca hazırlıyor. Rapora asla karışmıyorum zira onun profesyonel alanı. Sonrasında bu raporları, Federasyon’a ve rakip ekibin liderine iletiyorum. Bugüne kadar yaklaşık 60 maç raporu gönderdik. Hem Federasyon’dan olumlu dönüş aldık, hem de kulüp liderlerinden “helal olsun, tebrik ederim, doğrusunu yazmış” üzere geri dönüşler aldık. Soruyu ise Ellarey ile tamamlayalım. Elleray’in ayrılırken açıkladığı raporda resmen biz kulüplerin yazdıklarının birebirini İngilizce yazdığını gördük. Ellarey bizim dediklerimizi tekrar ettiğinde büyük alkış aldı. Bunun üzerine ben de salonda “bu alkışlar ve teşekkür bize!” dedim. Biz tekrar de ona saygısızlık etmeyelim. Aslında hususun Ellarey ile ilgisi yok. Sonuçta demek istediğim şu ki; hakikat bir tane ve hepimiz bunu biliyoruz. Lakin hiçbirimiz işimize gelmediği için bir adım atılmıyor, önemsenmiyor ve kısır döngü devam ediyor. Elleray’in anlattıklarını Serkan Çınar deneyimindeki pek çok hakem esasen yıllardır öneriyor.

Bazı liderler penaltı atacak oyuncuya kadar karışıyor.

Bizde o denli şey olmaz. Her hocaya ve mesleğine saygılıyız. Her biriyle de kontratımız 5 yıl.

TEKNİK YÖNETİCİNİN KARARLARINA ASLA KARIŞMAM

5 yıl kontrat yapmanızın bir sebebi var mı?

Kendine inanması ve rahat hissetmesi, daha burada olduğunu ve yapılacak çok iş olduğunu anlaması için. Sonuçta hocamızla işimiz düzgün gidiyorsa niçin bozayım, macera aramıyorum ki! Benim koşullarımı kabul ettiyse, işini yeterli yapıyorsa devam etsin. Sonuçta maç kazanıldığında teknik yönetici de sportmen da, gereççi de, aşçı da, çaycı da para kazanacak. Hepsi hocanın yönettiği gruba bağlı. Bu nedenle teknik yöneticimize şu oyuncu oynasın, bu oynamasın, şunu takıma al, bunu takıma alma dersem, o takdirde hatalı ben olurum. Asla demedim ve demeyeceğim de.

TFF 1’de yer aldığınızda dahi UEFA kriterlerini sağlama hassasiyeti gösteren kulüplerdensiniz. Üstün Lig’de hala bu kriterlere uymayanlar var.

Bu işe başladığımız günden beri her sene bu kriterlere itina gösterdik. Zira UEFA kriterleri kulüplerin nüfus cüzdanıdır. Biz bunu alamıyorsak kulüp idaresinde yanlışlık var demektir.

TFF 1.Lig’de Kulüpler Birliği başkanlığı yaptınız. Tahlil teklifleriniz için TFF’ye yahut ilgili bakanlıklara gittiğinizde nasıl karşılandınız?

2-3 ilgili kurumlardan randevu talebinde bulunuyoruz lakin bir türlü ulaşamıyoruz. Bilhassa de TFF Lideri Nihat Özdemir vaktinde. Kendisi bizim yazılı taleplerimizden bezdi. Bizim 1. Lig Kulüpler Birliği olarak federasyona yazdığımız yazıları alsınlar ve lütfen okusunlar. Problemler nerede ve nasıl düzeleceğini dair tahlil tekliflerimiz neler, hepsi mevcut.

ŞİMDİKİ TFF İLE BİLHASSA BU OLAYLARA BAKIŞ AÇISI DEĞİŞTİ

İlk 5 haftada 18 kulüp berbat tezahürattan ceza yedi. 10 kulüp yöntemsiz seyirci almadan ceza yedi. Ülke futbol kültürünün hali.

Geçmiş periyotlarda o kadar çok müsamaha gösterilip göz yumuldu ki, artık ceremesi çekiliyor. Şimdiki TFF ile bilhassa bu olaylara bakış açısı değişti. Temsilcilere ne görüyorsanız çekinmeden yazın denildi! Onlar da titizlikle takip ediyorlar. Cezalar arttıkça daha dikkatli olunacaktır.

BU iŞ YALNIZCA PARAYLA OLMAZ prestijli OLMAK ŞART

Avrupa’da 6-7 senede en üst lige yükselen gruplar büyük bir muvaffakiyet kıssası olarak anlatılır. Spor kamuoyundan bu ilgiyi gördüğünüzü düşünüyor musunuz?

Şampiyon olduğumuz gün sanırım en az 2000 kişi ile telefonda görüştüm. Yaşlı teyzelerden amcalara hatta babamın ve dedemin sağ olan arkadaşlarına kadar. Alışılmış sonuçta geldiğimiz yer aşikâr, biz de farkındayız. Fakat Üstün Lig’e geldik diye sistemimizden ödün vermeyeceğiz. Prestij bizim için en değerlisi. Yoksa bu sene şampiyon olacaksın, seneye düşeceksin, sonraki sene çıkacaksın.

Rezerv Lig hakkında niyetleriniz nedir?

Açıkçası biz sene başında rezerv lig kurulmasına karşı çıktık. Bizimle tıpkı niyette olan 5-6 kadro daha vardı. Temelinde rezerv lig kanısına karşı değiliz uzun vadede de destekliyoruz, lakin günümüz kaidelerinde, ülke alt yapı ve iktisat standartlarında rezerv ligin yürümeyeceğini öngörüyorduk. Gerçekten de o denli oldu.

2016’da şöyle bir sözünüz var: ”Bizimkisi bir kulüp yönetme sistemidir. Bunun bir kültür olması gerektiğini ve rekabet olsa da temel temelinin barış olduğunu şimdi kavrayamadık. Bu kulvarda yarışacaksanız evvel kendinizi eğitecek, yönetmeyi bilecek ve entellektüel seviyeyi yakalayacaksınız”

Spor kamuoyu lütfen saygısızlık yahut ukalalık olarak algılamasın. Bu işi neden yaptığınız, gerçek ve uygun iş yapıp yapmadığınız kıymetli. Bu işin yalnızca para ile olamayacağına, prestij işi olduğuna inanıyoruz. Büyüklerimizden gördüğümüz ve bizden sonrakilere vasiyetimiz “insanoğlu için en değerli varlık itibardır!”