Milli karateci Uğur Aktaş: 2024 Paris’te karate olsaydı…

Tokyo Olimpiyatları’nda bronz madalya almayı başararak birçok sefer Avrupa ve Dünya şampiyonu olan İstanbul Büyükşehir Belediye Spor Kulübü atleti ulusal karateci Uğur Aktaş, açıklamalarda bulundu. Birinci olarak gelecek yıl katılacağı Avrupa ve Dünya şampiyonalarına yeni yılda başlayacak Premier Lig karşılaşmaları ile hazırlanacağını tabir eden Uğur Aktaş, “Çalışmalar pek hoş gidiyor. Şu an için hazırlık devrindeyiz. Turnuvaların başlamasına yaklaşık 1 buçuk 2 ay var. Hoş ağır bir formda program yaptık, çalışıyoruz. Premier Lig ile başlayacak yeni dönem. Akabinde Avrupa Şampiyonası ortalarda Premier Ligler olacak sonra Avrupa Oyunları ve Dünya Şampiyonası. 1 sene evvel bir ameliyat geçirdim. Aşil tendonumdan ameliyat oldum. Sonrasında rehabilitasyon süreci biraz uzun sürdü lakin hoş bir halde geri dönmeye çalıştım. Ardından birinci turnuvamda Akdeniz Oyunları’nda bronz madalya kazandım. Sonra da baştan çalışmaya başladık. Şu an çalışmalar çok hoş gidiyor. İnşallah yeni dönemde bu çalışmalarımızın karşılığını alacağız” formunda konuştu.

“AŞİL TENDONU SAKATLIĞINDAN 7 AY SONRA BRONZ MADALYA ALDIM”

Aşil tendonundan sakatlık geçiren Uğur Aktaş, tedavi süreci hakkında da konuşarak, “Sakatlığımın başlangıcı olimpiyatlarda oldu. Olimpiyatların yarı final maçında kaybettiğim maçta bir kas yırtığı olmuştu ayağımda. Tedavi oldum ama o kas yırtığı olurken aşilde de bir harabiyet oluşturmuş. Dünya Şampiyonası kampındayken idmanda aşil tendonunu kopardım. Çok sıkıntı bir süreç oldu benim için zira tepedeyken bir anda en tabana iniyorsunuz. Hem ruhsal hem fizikî açıdan sıkıntı oluyor. Sonrasında ameliyat oldum. Aşil tendonu, sakatlıklardan en problemlisi diyebilirim zira yürümeye başlamak bile 2 ayı alıyor. Tedavi süreci ve bizim yaptığımız spor da parmak ucunda patlayıcı gücün ön planda olduğu bir spor olduğu için biraz daha sorunlu oldu. Ben tekrar eski performansıma ulaşma hayali ile daha güzel olmak niyetiyle bu tedavi sürecini hoş geçirdim. Ameliyattan 5 ay sonra nisan ayının başı üzere idmanlara başladım. Sonra Akdeniz Oyunları’na sakatlığımın 7. ayında katıldım. 2 aylık bir idmandan sonra Akdeniz Oyunları’nda bronz madalya kazandım. Benim için çok moral ve motivasyonumu etkileyen bir turnuvaydı. Sanki eskisi üzere olabilecek miyim’, ‘maça çıktığımda ne hissedeceğim’ diye düşünüyordum. 5-6 aylık süreç bizim üzere sportmenler için çok mana tabir ediyor” açıklamasını yaptı.

“KENDİLERİNİ OLMAK İSTEDİKLERİ YERDE HAYAL EDEREK ÇALIŞSIN”

Atlattığı ağır sakatlığın akabinde bu formda ağır bir sakatlık geçiren atletlere tekliflerde bulunan başarılı atlet, “Sakatlıktan bir olağan hale gelmek var bir de yarışmacı konumuna gelmek var. İkisinin ortasında çok büyük bir fark var. Ruhsal açıdan daima kendimi olmak istediğim yerde hayal ettim ve bu süreçte o formda çalıştım. Sakatlanan ve bu üslup şeyler yaşayan atletlere teklifim bu olur. Daima kendi bıraktığım yeri gelmek istediğim yeri hayal edip, sabrederek çalıştım zira bu vakte kadar yaşadığım ufak tefek sakatlıklar var. Kazalar yaşadık onların akabinde neler yapabileceğimi gördüğüm için bana aslında bir motivasyon kaynağı oldu ve daha çok çalışarak daha çok isteyerek geri dönmeye çabalıyorum” sözlerini kullandı.

“TOKYO OLİMPİYATLARI BAKIŞ AÇIMIZI DEĞİŞTİRMİŞTİ”

Karatenin 2020 Tokyo Olimpiyatları’nda birinci defa yer almasının kendisinde büyük bir heyecan oluşturduğunu lisana getiren Uğur Aktaş, “Daha öncesinde karate olimpiyatlarda yer almıyorken bizim gayelerimiz Avrupa Şampiyonası, Dünya Şampiyonası ortalarda Avrupa Oyunları, Akdeniz Oyunları olmuştu. Bu turnuvaları kendimize maksat olarak görüp maçlara gidiyorduk. 2016 yılından itibaren karatenin olimpiyatlara girdiğini duyduğumuz andan itibaren bütün çalışmaları bütün turnuvaları olimpiyat için basamak olarak gördük. Avrupa Şampiyonası’na gidiyorum şampiyon olmak istiyorum. Ne için, olimpiyat kotası almak için keza Dünya Şampiyonası Premier Ligler Seri A’lar bütün turnuvaların tek maksadı olimpiyatlara katılabilmek orada dövüşüp, madalya kazanabilmekti. Bu türlü olunca da bu turnuvalar sıradan gelmeye başlıyor. Her vakit katılabileceğiniz 2 yılda bir Dünya Şampiyonası var. Bu turnuvalara katılabilmemiz için 4 yılda 1 ve birinci sefer denk gelen bir şeye hazırlanmak bizde çok büyük bir heyecan oluşturmuştu ve bakış açımızı değiştirmişti” değerlendirmesini yaptı.

“2024 PARİS’TE OLSAYDIM TAHMİNEN DE ŞAMPİYON OLABİLECEKTİM”

Milli karateci, karatenin 2024 Paris Olimpiyatları’nda yarışmayacak olmasını kıymetlendirerek, “Olimpiyattan sonra 2024’te olmamak açıkçası bir an orta ara beni düşündürüyor. Tamam Avrupa Şampiyonu olacağım, Dünya Şampiyonu olacağım madalya kazanacağım lakin ne için. Koyduğun maksadın değişince insan bir şaşırıyor lakin biz yaptığımız işi her vakit düzgün yapmaya çalışıyoruz. Her vakit başarılı bir kadro olduk. Daima de hoş madalyalar kazandık. Ben yarıştığım müddet boyunca gittiğim her turnuvada en yeterli halde ülkemi temsil edip altın madalya kazanmaya çalışacağım. Olimpiyat olsaydı bu sefer şampiyonluk gayesiyle gidip tahminen de şampiyon da olabilecektim. Çok yakındım da son olimpiyatlarda bir şanssızlık oldu diyelim. İnşallah 2028’de olur diye umut ediyoruz. Ona nazaran kendimizi hazırlayıp çalışıyoruz. Olmazsa da katıldığımız bütün turnuvalarda Avrupa ve Dünya Şampiyonası’nda maksadımız daima altın madalya kazanmak olacak” diye konuştu.

“UMUYORUZ KARATE İÇİN OLİMPİYAT SERÜVENİ LOS ANGELES İLE DEVAM EDER”

Karatenin 2028 Los Angeles Olimpiyatları’nda yer alması durumunda kendisinin büsbütün Los Angeles’a odaklanacağını söyleyen Uğur Aktaş, “Los Angeles olursa büsbütün amacımı oraya odaklayıp o formda çalışmalara devam etmek istiyorum. O vakit yaklaşık 32-33 yaşında falan olacağım. Tam da performans ve deneyimimin en üst seviyede olabileceği bir yaş olur benim için. Ben çalışmayı seviyorum. Hoş de olur diye umut ediyorum. Yaklaşık olarak 5-6 sene var. Çok da hoş bir vakit. Heyecanla bekliyoruz şubat ayında aşikâr olacak oradaki bir toplantı sonucunda. Umuyoruz karate için olimpiyat serüveni Los Angeles ile devam eder” sözlerine yer verdi.

“PARİS OLİMPİYATLARI’NA KATILSAYDIM AMACIM ŞAMPİYONUK OLURDU”

‘Paris Olimpiyatları’na katılacak olsaydın gayenin ne olurdu’ sorusuna Uğur Aktaş, “Kesinlikle şampiyonluk olurdu zira biz olimpiyatlara giderken üzerimizde büyük bir gerilim ve baskı vardı. Hem kendimizden bir şey bekliyoruz hem etrafımızdaki beşerler bizi görmek istedikleri yeri hayal ediyorlar ve gittiğimiz her ortamda olimpiyatlardan bahsediyorlar. Arkadaş ortamımda, konutun içerisinde, okul arkadaşlarım ortasında esasen karatenin içindeyiz bu ister istemez insanın bilinçaltında bir baskı oluşturuyor ve biz tahminen de birinci ve son olacak bir olimpiyat kanısıyla oraya gittik. Biraz gerilim yüklü gittik. Ben olağanda Avrupa ve Dünya şampiyonalarımda gerilimimi heyecanımı çok rahat denetim ederim ancak birinci sefer çok uzun vakit sonra orada yaşadığım heyecanı olimpiyatta yaşadım. Bir daha olsa bu bilgi ve deneyimlerimle bu ruhsal durumumla çok çok daha uygun bir muvaffakiyet elde edebilirim diye düşünüyordum fakat nasip değilmiş Paris. İnşallah Los Angeles olur” cevabını verdi.

“SPORA GİDERSEM OKULDAN GERİ KALABİLİRİM ALGISINI YIKMAK İSTİYORUM”

Sporcu mesleğinin yanı sıra elektrik-elektronik mühendisliği mezunu olan ulusal sportmen, akabinde spor idaresi lisans kısmını bitirdi. Şu anda da vücut eğitimi yüksekokulunda yüksek lisans tahsilini sürdüren Uğur, ‘spor ile okul bir ortada olmaz’ algısını yıkmak istediğini belirtti. Uğur Aktaş, ailelere bu hususta davette bulunarak, şu sözlere yer verdi:

“Hem okul hayatımda hem de karate yaşantım boyunca yaptığım her şeyi en güzel biçimde yapmaya çalıştım. İdman yapıyorsam idmanımı en uygun biçimde yapmaya çalıştım. Ders çalışıyorsam en âlâ biçimde yapmaya çalıştım. İmtihanlardan yüksek alıp geçmeye çalıştım. Ailemin de bu durumda tesiri var. Onların teşvikiyle onların yanımda durmasıyla yol göstermesiyle ilerledi. Liseye geldiğimde BESYO mu seçsem yoksa mühendislik mi okusam diye bir ikilemde kaldım. Liseyi de üçüncü bitirmiştim. Hayalimde de mühendis olmak daima başarılı bir meslek sahibi olmak vardı. Daha sonra pişman olmamak ismine keşke okusaydım dememek için elektrik – elektronik mühendisliğini seçtim. Hoş formda bitirdim. Güç oldu o süreçte 21 yaş altı kategorisinde hem de büyükler kategorisinde yarışıyordum. Oranın kamp ve maçlarına katılıp gelip büyüklerin kamplarına maçlarına katılıyordum. Çok ağır süreç içinde bunu yapabildim, başarabildim. Büsbütün insanın kendine amaç koyması ve bu uğurda çalışıp biraz da fedakarlık yapması gerekiyor.

Çünkü ben dışarda gezerken tıpkı vakitte imtihandan yüksek puan alamam. Çok düzgün idman yapıyorum tüm vaktimi buraya harcarsam da okulda başarılı olamam. Bunun bir planlamasını yaparak kendi zihninde belirlediği yolda ilerlerse imkansız diye bir şey yok. Ben aslında buna öncülük etmek istiyorum. Ailelerin sportmenlerin başında daima şu var; spora gidersem okuldan geri kalabilirim. Üniversite imtihanında başarılı olamayabilirim, güzel bir kısım okuyamayabilirim. Ben bu algıyı yıkmak istiyorum. Mühendisliği bitirdikten sonra ben spor idaresi kısmını de bitirdim. 4 yıllık bir kısım. Şu anda yüksek lisansın birinci yılını bitirmek üzereyim çok az kaldı. Aslında bir atlet olimpiyat madalyası kazanmış Avrupa ve dünya şampiyonu atletin eğitim alanında kendini ne kadar ileriye taşıyabileceğini de göstermek istiyorum. İlerleyen yaşlarımda bunları yeni gelecek jenerasyonlara aktarmak istiyorum. Umuyorum bu süreçte başarılı olurum.”