İstanbulspor Teknik Direktörü Osman Zeki Korkmaz: İki oyuncumuzu Avrupa’dan izliyorlar!

Teknik yöneticilik mesleğinin birinci yılında İstanbulspor’u tam 17 yıl sonra Üstün Lig’e çıkartan, Türkiye’nin en üst ligine de arka arda 3 yenilgiyle giren fakat pes etmeyen ve sisteminde ısrar ederek son 4 maçtan 8 puan çıkaran Osman Zeki Korkmaz, FANATİK’e konuştu. 40 yaşındaki hocayla; ısrarla üstüne basarak bahsettiği oyun kültüründen, maksatlarına, İstanbulspor’daki potansiyelli yıldızlardan, birçok bahse kadar her şeyi konuştuk. İşte bu röportajın akabinde daha yakından tanıyacağınız Osman Zeki Korkmaz’da kelam…

‘100 yıl sonra tıpkı kimlikle…’

“Biz İstanbul kadrosu değil İstanbul’un ekibiyiz. İstanbul da Türkiye’nin gözbebeğidir, dünya için de çok değerlidir. İstanbulspor bir irfan yuvasında; İstanbul Erkek Lisesi’nde kurulmuştur. Lise öğrencilerinin savaşa gitmesi sonrası lise hastane olarak kullanılıyor, sarıya boyanıyor. Öğrenciler geri dönemeyip şehit olunca da pencereler siyaha boyanıyor ve İstanbulspor’un Sarı-Siyah renkleri buradan geliyor.1932-1933 yıllarında çıkan bir mecmuada İstanbulspor’dan, ‘Genç oyunculardan oluşan, olumlu futbol üreten’ tabirleriyle bahsediliyor. Ne keyifli ki yaklaşık 100 sene sonra da birebir kimlikle Üstün Lig’de kendini tabir eder hâle gelmesinde bizlerin de emeği var.”

‘Ne yapıyorsak daha fazlasını yapmalıyız’

“Bizim ligdeki her maçımız rakip ekibin favori olduğu müsabakalar olacak. Bu şuurla hareket etmemiz lazım. Kendimizi favori görerek bir maça çıkarsak o an kaybetmeye başlarız, o his bizim en makûs düşmanımız olur. Muhteşem Lig’deki her maçımızda olumlu futbol üretmeye çalışacağız. İstanbulspor artık herkesin sempatiyle baktığı bir kadro. Burdan sonraki süreç çok daha zorlaşarak ilerleyecek bizim için. Birinci 3 haftadaki mağlubiyetler sonrasında son 4 haftadır puanları almaya ve fark edilmeye başlandık. Fark edildikçe rakiplerinizin size hazırlığı sertleşir. Alt ligde oynarken oyun formasyonunuzun çözülmesi çok uzun vakit alabiliyor. Ancak Harika Lig o denli değil. Harika Lig’de yeterli teknik adamlar, uygun gruplar var. Sizi çabucak uygun tahlil edip, uygun raporlar çıkıyor. Ne yapıyorsak alanda onları daha dirayetli, daha sert, daha istekli yapmalıyız. Artık daha sert hazırlanacaklar bize karşı.”

‘Hollanda ve Belçika’dan iyiyiz’

“Süper Lig sıkıntı bir ligdir. Bazen kamuoyunda futbolumuzu ve ligimizi çok küçümsüyoruz. Avrupa’daki 5 büyük majör ligden sonra gelen lig Türkiye Muhteşem Lig’i… Ülkemize gelen yabancı hocalardan; Andrea Pirlo ve Vincenzo Montella da ligin çok kuvvetli olduğunu söyledi. Oyun ve oyuncu kalitesi olarak Hollanda ve Belçika Ligi’nden önde geliyoruz. Sert ve sıkıntı bir ligdeyiz. Bizim bu sene kalıcı olmamız hayati pahaya sahip. Bu sene kalıcı olursak önümüzdeki seneyi daha rahat kurgulayabiliriz. Zira çok usta oyunculardan, usta oyun görüşü olan isimlerden konseyi bir lig. Bazen maçta topla daha çok oynarsınız, oyunun sizde olduğunu sanırsınız lakin o denli usta oyuncular var ki bir anlık dalgınlığınızı, durum yanılgınızı golle cezalandırabilir.”

‘En değerli ideolojimiz her yerde sayısal üstünlük kurmak’

“Geçen sene devre ortasında Muhteşem Lig’de oynayacağımızı söylemiştim. Çok savlı bir açıklamaydı o devir. O vakit tanım ettiğimiz bir oyun kültürü, oyun anlayışı vardı. Formasyon ve dizilimlerden bağımsız. Geçen sene farklı bu sene farklı formasyonla oynuyoruz. Ana amacımız top bizdeyken topu mümkün olduğunca üçüncü bölgeye taşımak ve üçüncü bölgede çok çeşitli opsiyonlar oluşturarak durumu sonlandırmak. Topu kaybettiğimiz anda yüksek presle mümkün olan en süratli halde topu geri kazanmak. En kıymetlisi de topun olduğu ya da olmadığı hiç fark etmez her alanda sayısal üstünlük kurmak.”

‘Süper Lig ortalamasının üzerindeyiz’

“Geçen sene ligi Play-Off şampiyonu olarak bitirirken, rakip yarı alanda top kazanmada uzak orta birinciydik, sahanın genelinde top kazanmada tekrar birinciydik ve pas suratında ligin ortalamasının çok üzerinde birinciydik. Bu sene Muhteşem Lig’de rakip yarı alanda top kazanmada Fenerbahçe ‘den sonra ikinciyiz, tekrar genelde ikinciyiz ve pas suratında da Muhteşem Lig ortalamasının üzerindeyiz. Yani geçen yılki mentaliteyle devam ediyoruz. İşte bu oyun kültürüdür. Lig ve rakip fark etmeksizin düşündüğünüz şeyi yapıyorsanız bir oyun kültürünüz, bir çalışılmışlık vardır. Bu da her koşulda bir yerde 10 üzerinden 10, bir yerde de 10 üzerinden 8 olarak kendini gösterir.”

‘Okan Erdoğan, Avrupa görür’

“Topalli, Ethemi, İbrahim Yılmaz, Mehmet Yeşil, Okan Erdoğan, Melih Kabasakal ve Buyruk Kaan Gültekin çok potansiyelli ve yetenekli oyuncularımız. Mesleklerinin sonlarına kadar Muhteşem Lig’de çok rahat oynayacak isimler bunlar. Yaşları prestijiyle direkt Avrupa’ya gidecek oyuncularımız da var. Hatta bu saydığım isimlerden ikisinin Avrupa’dan izlenildiğini biliyoruz. Bilhassa Almanya’dan izlenildikleri söyleniyor. Okan Erdoğan’a Allah sakatlık vermezse Avrupa görür, ülkemizde her büyük ekipte rahatlıkla oynar, eminim.”

‘Transfer aksisi değilim’

“Ben transfer aksisi değilim. Oyunun dinamikliğini sağlayan şey transfer. Benim eleştirim transferlerin yapılış formu. Bir oyun stratejiniz varsa besbelli, oyuncu izleyen kanallarınız da bu mentaliteye hakimse, masraflar istediğiniz üslupta oyuncu izlerler. Diyelim 7 numara arıyorsunuz, izleyen kişi benim 7 numaradan beklentilerimi biliyorsa istediğim profilde 7 numaraları önüme koyar. Bu Türk, Japon, Afrikalı olabilir. Sonra otururuz hepsine fayda-maliyet eğrisine nazaran kıymetlendirir, öne çıkanı alırız. Transfer bu şuurla yapılıyorsa yararlı. Lakin yapılmak için yapılıyorsa paranız sarfiyat, yarar alamazsınız. Sistem üzerine transfer yapmanız gerekiyor. Oynadığım oyun güç ve oyun görüşü istiyor. Ekip mühendisliği yaparken kimi mevkiilerde enerjik isimlere muhtaçlık duyuluyor, kimi yerlerde deneyime muhtaçlık duyuyorsunuz. Fakat duvarlarım yok.”

İstanbulspor’un teknik işvereni Osman Zeki Korkmaz, arkadaşlarımız Süleyman Hatısaru ile Atalay Özçelikli’ye samimi karşılıklar verdi…

‘Rakamlar üzerinden değil, saha içinden oyunu tanım etmek…’

“Futbol arz-talep sıkıntısı. Futbolcuların maliyet farklılıkları onların yetenek olarak ya da oyuna kattıkları kıymet açısından çok şey söz etmiyor. Bazen talep artınca fiyat da artıyor. Kolay bir örnek vereyim; iki oyuncu var karşımızda, birisi 10 üzerinden 6 oynayacak, birisi de 10 üzerinden 7 oynayacak. Lakin piyasa şartları gereği 7’lik oyuncu için çok daha büyük paralar ödenebiliyor. Halbuki yetenek olarak iki oyuncu ortasındaki fark çok küçük. Başınızda bir oyun modeli varsa, o modele ahenk sağlayacak, performans üretecek oyuncu bulduğunuzu düşünüyorsanız, sayılar üzerinden değil de oyuncuların saha içinde ne yaptığı üzerinden oyunu tanım etmeye başlıyorsunuz. Ben sayı konusunu düşünmüyorum bile, o kulübün ekonomik olarak yönetiliş biçimi, bu beni ilgilendirmiyor. Geçen sene bu oyun formasyonu üzerinden ürettiğimiz performans farklı noktaya geldi. Ekonomik olarak daralmamızın sebebi, altyapıya yaptığımız yatırım. Tesisleşme konusunda önemli adımlar atıyoruz. Söylenen, kontratta yazan bizde gününde ödeniyor. Muhteşem Lig’de kalırsak uzun mühlet yaşamak için maliyetleri revize etmemiz gerekecek.”

‘Emrecan Uzunhan belirli bir meblağın altına gitti’

“Son yıllarda Emrecan Uzunhan’ın yaşlarında Avrupa’dan, Türkiye’ye önemli maliyetlerle gelmiş oyuncular var. 4 büyük kadro transfere daha çok para harcıyorlar. Emrecan’ın yaşlarındaki oyunculara Emrecan’a verilen paranın 2-3 katını vermişlikleri var. 6 ay, 1 sene sonra ülkesine dönenler, oyun kalitesi olarak daha düşük liglere gidenler var. Emrecan kadar performans vermeyen oyunculara verildi bu paralar. O nedenle Emrecan’a çok para verilmedi aslında. 20-23 yaşlarında, sol ayaklı, atılımlı, hava toplarında tesirli, oyun kurabilen bir stoper olsun dediğiniz vakit Avrupa genelinde vereceğiniz bir meblağ var. Bana kalırsa Emrecan bu meblağnın altına gitti ya da tam kıymetine gitti, çok değerli değil yani. Bence Beşiktaş ‘ta başarılı da olur.”

‘Şu an bulunduğum yer sıradan değil’

“Hedefim ve hayalim Avrupa… Hayaller insanı yaşatan yakıtlarıdır aslında. Olduğum yer de sıradan bir yer değil. Geçen sene teknik adamlığa başladım, şampiyonluk yaşadım ve şu anda Üstün Lig’de teknik yöneticilik yapıyorum. Evvel bunun değerini bilip, içini doldurmam lazım. Her gün de bunun için uğraşıyorum, daha âlâ olsun diye. Sonrasında bu kıssa grubumu ve beni nereye götürecek göreceğiz. Avrupa’ya daha önce Fatih Terim gitti. Nasıl gitti o vakit? Benim bahsettiğim oyun kültürünü oluşturdu. O periyodun Galatasaray ‘ı ne oynuyordu, herkes tanım edebilirdi. Avrupa’daki liderler, yöneticiler buna bakar. Maç skoruna pek bakmazlar, oyun kültürüne bakarlar, ‘Burada teknik adam izi var’ derler ve o teknik adam Fiorentina serüveninde kötü gitmedi, sonrasında da dünya devi Milan’a gitti.”

‘Fatih Terim bariyerleri yıktı!’

“Kendisi çok hoş bir örnek. Sayın Fatih Terim zihnimizdeki kimi bariyerleri kırmamızda tesirli olmuştur. Birinci gaye kadro şablonu. Bu sizi bir yere götürür. Alman futbolundan çok etkileniyorum, İtalya hoş bir ülke, sancağı sonraki noktaya taşımak için de İngiltere. Orada bir Türk teknik adamın olması, bizi temsil etmesi o bayrağı apayrı yere taşır. Türk futbolunun bir kimliği oluşması gerekiyor ki dikkat çekelim, bu kimliği öne çıkaran antrenörler de majör liglere gidebilsin.”

‘Milli Kadro’ya sabretmemiz lazım’

“Pek çok genç yerli antrenörün gayesi Avrupa… Artık ‘Milli Ekip’te yabancı hoca mı, yerli hoca mı?’ tartışmasına girersek o vakit bizlerin de Avrupa’ya gitmemesi lazım. Biz sabırsızız, çabucak sonuç istiyor. Ulusal kadronun başına gelen teknik adamın tertip kapasitesini kâfi görüyorsak sabretmemiz lazım. Ahenkle ilgili biraz. Sepp Piontek ve Jupp Derwall örnekleri var. Türk futbolunda mihenk taşları bu isimler. Sabredelim, Lüksemburg ve Faroe Adaları maçlarında alınan sonuçlar evet can sıkıcı ancak ikisini de yenmemiz gerekseydi, ikisini de yenerdik.”

‘İsmail Kartal, Fenerbahçe’de misyonunu yaptı, kenara çekildi’

“Sayın İsmail Kartal’la kendisinin birinci Fenerbahçe macerasından çabucak sonra Eskişehir’de birlikte çalışmaya başladık. Sonrasında Gaziantep, Ankaragücü, Rize ve Konya’da kendisinin yardımcılığını yaptım. Ankaragücü’nü, Üstün Lig’e taşıdık birlikte. Değerli işler yaptık. Uzun periyot Besim Durmuş’un yanında da çalıştım. İki teknik adam ortasında amatör bir teknik adamlık tecrübem de oldu. Amasyaspor’la play-off şampiyonluğu yaşamıştım. İsmail hoca çok disiplinli bir teknik adamdır, daima futbolu ve futbolcularını düşünen, özel hayatından feragat eden bir isim. Fenerbahçe’ye de son devrinde bir ivme vermesi gerekiyordu, verdi o ivmeyi, vazifesini yaptı ve kenara çekildi.”

‘Jorge Jesus’un gündelik davranışları bile…’

“Federasyona yapılan akından sonra düzenlenen takviye toplantısında Jesus’la konuştum. Ben de anlattım ona Fenerbahçe altyapısında antrenörlüğe başladığımı, çok keyifli bir sohbetimiz oldu. Gündelik davranışından dahi bir şeyler öğreneceğiniz bir teknik adam.”

‘Bulunduğumuz yerlerin haklarını verelim’

“Futbol ailesine bir mesajım var. Bizler; teknik adamlar ve futbolcular olarak şanslı insanlarız. Milyonlarca insan ekonomik tasalardan sebep hayalini kurduğu hayatı yaşayamıyorlar, hayali olan işi yapamıyorlar. Aşikâr yeteneklerimiz var ancak şanslı olduğumuzu unutmamamız gerekiyor ve bulunduğumuz yerin hakkını vermemiz, değerini bilmemiz gerekiyor. Türk futbolu dışardan pek çok vakit eleştirildiği kadar makus değil, oyun kalitemiz her geçen gün artıyor. Zihinsel olarak yeni jenerasyon olan teknik adamların ligimize verdiği oyun kültürü artıp, derinleştikçe ligimiz daha çok izlenebilir hale geliyor. Öncelikle futboldan keyif alalım.”

FANATİK ÖZEL / Süleyman Hatısaru – Atalay Özçelikli